duyarlı duvar / fötr şapkalı aziz
lanetle anılır
duvarın köşesinde eldivenli zattır bayım
esküze mua muadilli atım
toy bir kuş tepemde uçan diye
kapı dışında kalmış eksik kabuklar
abluka altında yıkılır sakınmayana değer
her karanlık sabahlarda dolaptaki askıdan alınır
giyilir değer
giyilmez değmez
arkasında şemsiyeli bayandır dövünür dizinden
izi hiç belli olmamıştır kendi hatası
herkes kendini öldürür zaten
arkadan gördüm seni hep neden
o kadar kötüydün anlaşılan
yanıltmadın
kımıldamaz ki kalbinizdeki yapraklarınızdan
tekin olmayan kalp karaşır da akar
yürümeyi öğrenilir kendine kendine doğru
Altıhaziranikibinyedi
dip not:
tırnağının köşesindeki çıkıntıları
ve dahi hatta dahil olunan tüm sözleri
kıyıdan dönüşleri asal sayılarla çarpın
aklından çıkaran aklından aklını çıkaran
diyarın tüm tekil adreslerini bozar
sancı sancı
tüm sokaklara sancı salındı
ardına bakılmadan akli dengeyi bozar
kalemi köşeye koy dum duma dum
düşün
kimi gidişin kimi gelişin
balıklı aziz (ilahi)
sordum
kenarından basılmış yağ dökülmüş
bir köşesinden az yırtılmış
sarıya boyanmış gaztekağıdına
böyle iyidir dedi
sordum
hafifçe başını eğmiş
saçları az düşmüş serpintili
sırtında ince ve beyaz
beyaz az kirli
böyle iyi dedi
sordum ve ardına astım
ardında arkasında olmaz bir gaztekağıdı
önde burda başını eğik tutar balıklı aziz
onüçhaziranikibinyedi
kara aziz
geceleri kapanırken kepenkler taşar
akar gider ışıklar asla yola gelmez
lütfen aşağıdaki seçenekleri işaretleyin
a) akut bir dil
b) yâkut bir dil
kaçan kaç an kedi sebebi de saklar
edebî
ruhsal bozukluktan sanmayınız
kaçan kedi diye korkulur
korkuluğa sarılın en yapmayandır
c) kunt bir dildir
korkulur ne yapmayandır*
yirmihaziranikibinyedi
*alt okuma
korsan yakarsın
külsen uçar
gülsen geçersin
kısık ateşte kıstırılmış
belkemiğinden kapışılmış
*peşin fikirlenme
şiir mahallesi azizleri
çanlı aziz
kalabalık karanlıklarda ürkek barınılır
ve bakırdan buhurdan aydınlatır
karanlıklarda ürkek bakılır
ve eller azar azar yıllanır
sonra giderler
az hep yinelenir
ay ayaklarından fışkırır
izidir
ayın ışığı ayaklarında
az hep yinelenir
sanki aynı yeni ay sen öyle san
ezdiğin ay ışığı
sekizeylülikibinyedi
kırık ayna azizi
aynadan düşmüşüm
düş olan düşoğlan oturur yamacına
o aynanın o yalandan bulamacına
kaçak bir çay markasıdır aynadan
kısık sesle kırılır bu aylandız aynada
kazılmış bir kuyuda uyur ( kudurmaz mı )
ve çok gevşek uçar gecenin kuşları
geceye tutunur sapır sapır dökülürler
düş oturur yamacına
dip not
kim buyurdu geldi eski tenden
ellerinden akıp giden gövden
sakın veya kopma tenden
en alttaki bohçada kaldın sen
en yeşil bahçede sandın sen
dokuzeylülikibinyedi
zamansız aziz
yanmışsa yanılmıştır ismi
gölgeli göllerde bitmişti zaman
uzun zaman uzun gölgedir
uzun gölge düşürür yürürken
kara buğdaydan harflerinle
ismini yazamaz yaz
kara buğdaydan harflerinle
ismini yazamaz kış
bir mürekkepten akıp sızmaz ki sızı
karalar karalar da yazmaz
azman zaman hapseder bizi
kuklasıyız uzundur gölgemiz
kuzgundur gözlerimiz
oneylülikibinyedi
eski aziz 1
serzeniş sezdim suratlarda
sırrı sıvadım kaba
kapadım açtım şehir düştü
irkildim
giderken anladım ki
buharın sırrı makinadaydı
sonra şehrin bir kenarına iliştim
orada ilişilmemiş yerlerinde kaldı parçalarım
bilirim
çünkü işitirim sesleri cebimde
kabın içi karanlık bir anlık
karanlık da bir ışık
silinir mi bilmez kimse
açtım şehre düştüm
şehir bir kâbus
bilirdim
yirmialtıeylülikibinyedi
eski aziz 2
sarı basmış taşa takılmış
serin sabahın cumbasında
ve sahanlığında koşturan kediler
izlenir bahçede yaşlı bir incir
yağmurdan ardından sesler
ağır tambura ait tesellisiz
yirmialtıeylülikibinyedi
bu görüngüde dinlenebilir
1 For the love of god / Steve Vai
2 While my guitar gently weeps / The Beatles
3 Sevda çiçeği / Fikret Kızılok
4 Dreamer / Supertramp
5 Sttin on the dock of the bay / Otis Reading
6 Old and wise / Alan Parsons Project
7 Last goodbye / Jeff Buckley
açıklamalar
• yirmialtı eylül ikibinyedi bu görüngünün bittiğine karar verdim
• son üç dört görüngüde şehri yazmaya devam ettim
• daha ayrıntıya girdim sanırım
• 33. görüngünün alt ismi diğerleriydi
• ve metafizik karışmıştı
• müzik olgusu da kendimce yöntemlerle araya girdi
• sonra 34. görüngüde her sokakta herkesin bildiği fakat gerçekte de var olmasına rağmen hiç kimsenin hiç bilmediği hatta hissedemediği sokak tapınaklarını yazdım
• 35. görüngüdeyse şehrin sokaklarının köşesinin bucağının en uçtaki ayrıntıları gözüktü
• 36. görüngüde ise tek tek bazı portreler belirdi
* bu görüngü her zaman belirtildiği gibi büyük usta Jorge Luis Borges’e hep ustam olarak kabul ettiğim Albrecht Dürer’e onların büyük ruhlarına bize bıraktıkları eşsiz değerlere sonsuz teşekkürlerle naçizane adanmıştır
iletişmemek için gereksiz adresler:
polikinikdilemma@hotmail.com
polikinikdilemmaster@gmail.com
para bazı şeyleri satın alamaz
kanda an gizlidir
polikinik dilemma her kaosta belirir
POLİKİNİK DİLEMMA 34. görüngü...
söykü:
sokak tapınakları:
cam tapınak
birinci kapı: sakup portis sorkap
kimi zaman kelimeler
durup dururken
kendi anlamlarını üretirler mi
üst üste düşmek yetmez bazen
kim ki kendi içine düştüyse
orda bulur bazen
diğerleri içinse hiçbir anlam taşımayabilir
bir kural:
aynı kapıdan girip aynı kapıdan çıkma
ikinci kapı: sakup portis sorkap
ateş tapınak
buralarda enkazın içinden çıkılır hep
birinci kural:
cesaretin yoktur hiç yaşamaya
hiç’i duydun mu sen hiç
ikinci kural:
duyma
üçüncü kural:
duymamış olmak mazeret değildir
tel tapınak
bazen insanlar saçılır
cam kırıkları saçılır
çöpler saçılır yerlere
toprak kendine düşeni bitirir
kural:
aynı yere çok bakma
aynı duyguyu bulamazsın
duygunu geliştir
ilahi:
vitrin camlarına düşmesin
varsın düşmesin aksimiz
gazete kağıdına oturarak
elimdeki kağıdı uzatarak
korkmam aksim düşmez zaten
tel tapınak ikonu
( iki aziz ve bir ağaç )
bir iksir ve elma
kalbi eğrilmiş yurduna geri dönmüş
görülmez mi çiçekler açmış
tüm balkonlar
siyah ah siyah demirden bir elma
ağacı tüten kıvrılan
bir yanda diz çökmüş
diğer yanda diğeri
iki aziz
beni sabah annem koydu sokağa
akşam alır mı bilmem
karnım öyle de aç ki
akşama kadar
akşam alır herbirimizi tek tek
sabah da koyar geriye sokağa
tek kural:
karnını doyur
bir elma ve iksir
kalbi burkulmuş yurduna geri dönmüş
sarı tapınak:
yel akan sanrıdan ne umduk
bilmiyoruz
ayet: bilme
unuttuk alttayız
ayet: unutma
senin yaşamın sanrın
unutmalara dayalı
ayet: hiç dün olmadı
tekir kedi tapınak:
yazının düştüğü yer dedik ya
hare hare olmuştur orası
kimine bir darbe gelmiştir
kimi ağaçtan düşmüştür
ayet: illa ağaçtan düşülmez
tek satıh düz değildi
ayet: biz ayetleri indirmeyiz
onlar zaten oradaydılar
kimi kuyruğunu kapıya kaptırdı
kimi çöpe yattı
ıslak çöp aziz ikonu:
kırmızı yakalı açlığı doyurmak güçtür
tel örtü ile saklanmış taş
altında birikmez ot
diyedir az
çünkü bilirsin ya-kında bilenir bi de
tersinden asılı flama gibidir
tersinden yazılı yazı gibidir de
çakılmış tapınak:
çakılmış çivi bir
tahta üzerine
kanlı et parçası
yakılmış ot bir
toprakta kuruyan
böcek kavrulmuş kara
su mazgalı tapınak:
ilahi söylenti
yağmurun ıslattığı ekşimiş
domates kabuklarını serdim
mazgalın yanındaki küçük taş çıkıntıya
yağmur suları taşarak aktıkça
teker teker sürüklenmeli bizim gibi
sürüklenen ekşi domates kabuklarıyız
bir kuş gagası yıldırmasın
dal parçaları tutamasın
suda sürüklenen ezgimiz
kenardaki taşlara kanırtılmış
çatlamış tırnaklarımızdaki
ve eklem yerlerinin soğuk tasası
kurumuş kabul görmeden tuza batmış
su ezmez yürütür de
seç birini sen bizden
hatırla biz sana ayet indirmedik
suya gizledik
taşa gizledik
tene gizledik ayetleri
Sap tapınak:
karoların bitişmesine aldırmadan
ve her karoyu birbirinden ayıran
kenarlıklara rağmen tüm gidilebilecek
hat boyu sızan kimi zaman sapsa
umarsız olsa kurusa da
güneş altında gümüşlenir gibidir
laf: tek para etmez lan
ayet: her zaman değer biçmeyi bilmelisin
yırtık kağıt tapınak azizi:
bunlar serzenişin de provası değil
dediler ki sen neyin ispatısın
ispatlamamıştım
ne zamana kadar konuşmayacaksın
eksik ayağımı dilenir gözüktüm hep
oysa ki daha çok şeyler eksikti
bana bakıp ders alınmadı
kaldırımımdan geçenler
kendilerine sadaka verdiler hep
tek kuruş etmedi hiç zaman
sadece akşamları ota düşerim
gölgelerde kendime sohbeti izleyerek
dua:
bir kırmızı evsin
yeşil çanak tutulmuş
kapın yarıya kadar açık
ama bu semavi bir din değil
toprağın dini doğurdu her şeyi
taş tapınak azizi:
verdiğiniz taşlar avuçlarıma battı
çok derinlere indi
en dibine oturdu suyun
bir taş ektim duvara
kadavra
filizlendi dal verdi
ahşap tapınak:
ahşabın çıtırtıları
ve gecelerden salyangozlar geçer
gümüş yollardan ağırca
bu kadar kırışmazdır tepsi yürekler
hepimiz burada mı doğduk acaba
ağrı yolumuzdur kışın soğuk yazın sıcak
köprüye yanaşan son geminin
köpürerek yanan tenimin
ezgisiz söylenir sonu ölümün
eğrisiz sökün eder tözün kanı
yolların altından geçtiğimiz
hepimiz burada mı doğduk acaba
tapınak cini:
titrek ışıkta kazınmış semender gölgesinde
dağınık korkulardır
semada kaç yıldız kaç buluttur
yıkıntılarımızdan sayarız
avuç içlerimizde biriktirir
zaman geldi salarız
ki bizde zaman aysıdır
hecelerdeyiz biz kıvranmaz
eşiklerde akan kanız
yan yana avurtlarda bütün işkembelerde
dirsekleri uyuyan değen birbirlerine
tırnaklar kara ve kırık karışık saçlı
sentetik kokulu elleri burunlarına yapışık
kemikleri kemiklerine değen derinin döşün altından
yazıya inen ejderha:
kıvılcımlanan dilinde sözcüklenen
ve tüm yazıya kıvrımlanan
sorgucunda aşkla nefret
harlar gürler havalanır
kanatları bakır hava bakır
kara bir demir solur verir
gölgesinde ayrıksılar
gövdesinde dikenler
bozkırda cin inde kindir
şarkısında bronz eğimli eprimiş
aralar türleri oldurur arkasında
yirmisekizkasımikibinaltı
açıklamalar:
* yirmidokuz kasım ikibinaltı bu görüngünün bittiğine karar verdim
* tamamen bu şehre aitim
* tamamen bu şehri yazmaya çalıştım
* bu görüngü daha sonraki bir zamanda daha orijinal haliyle
fotokopi ile çoğaltıldığında meraklısı için gerekli adreslerde
dolaşıma çıkacaktır
* bu görüngü sevgili eşim ve kızıma adanmıştır
para bazı şeyleri satın alamaz
iletişmemek için gereksiz adresler:
polikinikdilemma@hotmail.com
polikinikdilemmaster@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder