9 Kasım 2010 Salı

POLİKİNİK DİLEMMA görüngü 37






firuzağa


firuzağa’da bir filiz bir dal
kuruyan çamların yanında
duvarın yanında ve üzerinde
küçük pencerelerden sarkan nefesler
derin ayak izleri ve suya basış sesleri
iki köpek bir sopa
yerde naylon torba
kırık cam tabak
yırtık palto
iki apartman arası mezar taşları
geçer kadınlar erkekler
geçer zaman duvardan
çamlardan
an kediden kuştan
iki köpek bir sopa yerde taş
firuzağa’da bir taş bir ekmek

beşaralıkikibinyedi





mahalle arası sirki



olsun varsın kalmasın
aklında akrobatlar
sekerek yürüyen palyaçolar
en gerçek
mahalle aralarında gezer
dönen tel salıncakta çocuklar


dörtaralıkikibinyedi





sokak kahvesi


bir meczup düşer kalem uzatarak
- alır mısın
sarmaşıklı
tutkular direnir
dirençler yıkılır
uyku bölünmüş can vermiş
kelebek gibi solmuştur
sabrın kıyametinde
tuğla tuğla kesilir umut
sokağın derinine bakarken
eski ahşap sandalyede
sarmaşıklı sıklıklarda

altıaralıkikibinyedi






işimiz duvar


yükümüz toz ve zor akar azar
azar yakında kılmaz yıkılmaz
bir anda gelir saplanır
ayrıdır taş ve demir birleşir
hemen burada bu duvarda
yazı da düşer kedi de düşer


onbeşşubatikibinsekiz




küfretme


sapar mı bize sabır ya hayır
öğlenleri özetlenmiş bir incir
aldırma tersinden ya hayır ya evet
kasvet keşfedilmez eni konu olur

onyedişubatikibinsekiz







iktidar oynayan


yatırın tırsın bakalım
kırık yatırımlar ve sönmüş
bön bakmak da yatırım yapmaktır

onsekizşubatikibinsekiz




yalnız kahvede oturan


taşırdık yakıştı mı kapılara
bir anda yandı ve hep bunu dedim
aşırdık sığdı mı gemilere
yanlış aktı ve yanlış kara
aralandı kapılar
sonra kapandı an
bir yan yol yanıyor
bana gelen
bir yan yol daha yanıyor
gene bana gelen

ondokuzşubatikibinsekiz




oyun bozan


bir fil kıldım seni ben
ikindi vakti bi fiil
gel yen beni sen
andım ve uyandım mat


yirmişubatikibinsekiz




yıkıntıda


yalnız bir aylandız olmaz
aylandızın adı yalnız
beton toprak
toprak aylandız olur
tuğla kum
kiremit ve kapılar öz olur
her yer aylandız olur



dip not

az öte mezbele çığlık gibi
ezberi olmaz kavurur
ve yağar ekşi bir koku
albenisi dinmez akar
ve her aylandız kokar

yirmiyedişubatikibinsekiz








ressam



sayıklanmış şaraplı eskiz
izinden gidersen tonuna bulanırsın
sözünden dönersen rengini ezersin
yakın dur görebileyim
ânıma basma göversin
çiz
ayıklanmış kenarda eskiz
boya bulanmış sensiz iz
tersinden girersen koyulmaz
özünden dökersen imlersin
boya
sokağa doğru doğrul
daraldıysa kabul et aç
onların resimlerini teslim et
ayıklanmış araplı eskiz
kafanda durana apışır kalırsın
değmez fırça ya kalem
melankolisine kızarır akrepler
rüzgârına kararır gül
apartmaz ve abartmaz ta kendisi
ner’den iner de serer bilinir
sokağı doğru doğrult
silindiyse tekrar et
çiz
tenlerin tinlerini teslim et


altımartikibinsekiz



gramofon


itip gözünü itip sözünü
taş yüzlü kayd’edilmiş
dinlerdim en kenarında
bilinmez hecende bir gece
sakındığın ama özlenen
satır atlamaz takılır
sarılır altına
bilinmez gecende bir hece
taş yüzlü kayd’edilmiş
çizip özünü çizip yüzünü


ondörtnisanikibinsekiz





melankoli


derin gölge-
ler dökülür akşamlara
çığlık çığlığa koştur-
maz mı mısralara döküp
söz saçıp sonra da topla-
maz mısın bir araya
us sızıyor ıssıza mavi-
leşmiş gibi kokmakta ızdırap
aradan arya hüzünlü kavurur
iç içe geçmekte sanrılı sancılar




dip not

önce yırtık terliklerini
sonra yamalı pijamasını
çıkardı
her defasında bir iplik
düştü


yirmidokuzmayısikibinsekiz



söykü : rastlaşma(lar) (çakışmalar)

Borges ve Casares’in ortaklaşa çalışmaları olan olağanüstü masallar isimli kitabın 70. sayfasındaki göksel geyik adlı metnin altında yer alan isim Ahmed et-Turtuşi’dir ve yapıtının ismi de Sirac el-Mulük’tür
bu ismin yanlışlıkla yazılma olasılığı yanında bir gönderme olması daha da ağır basmaktaydı
bu olsa olsa Muhammed B. Turtişi’dir ve eserinin ismi Sirâcu’l – müluk’tur
bir yıl sonra 96’nın mayıs ayında kitabı (sirac- ı müluk) o tarihlerde çok yaygın olan sokak kenarlarında yerde sergilenen okunmuş ya da korsan kitaplar arasında gördüm
o anda cebimde bulunan ve hiçbir alış verişimde hiç kimseye yutturamadığım sahte bir beş yüz bin liralığı satıcıya uzattım
kitabı aldım istiklal caddesinin henüz yeni kalabalıklaşmış akşam üstüne karışıverdim



yirmidokuzmayısikibinsekiz



37. görüngü açıklamaları:

• bu görüngünün üç haziran ikibinsekiz’de bittiğine karar verildi
• pd görüngülerinin nadiren de olsa gözüktüğü Halep pasajında Beyoğlu sineması fuayesindeki pentimento artık yok
• fotokopinin sızabileceği başka adres aramak lazım
• bu görüngüde de diğerlerinde olduğu gibi her zaman belirtildiği üz’re büyük usta Jorge Luis Borges’e hep ustam olarak kabul ettiğim Albrecht Dürer’e onların büyük ruhlarına bize bıraktıkları eşsiz değerlere sonsuz teşekkürlerle naçizane adanmıştır
• ayrıca Francis Bacon / Albrecht Altdorfer / Rogier van der Weyden
ustaları da bu görüngüde anmak lazım

not: Albrecht Altdorfer için
http://www.artchive.com/ftp_site.htm
http://www.abcgallery.com/A/altdorfer/altdorfer.html

Francis Bacon için
http://www.artchive.com/ftp_site.htm
http://www.francis-bacon.cx/

Rogier van der Weyden için
http://www.artchive.com/ftp_site.htm
http://www.abcgallery.com/W/weyden/weyden.html

adreslere bakılabilir


bu görüngüde dinlenebilir:

1 Ozzy Ozborne - Mr. Crowley

2 Jimi Hendrix - Voodoo Child

3 Yngwie Malmsteen – Black Star

4 Jetro Tull – Aqualung

5 Van Der Graaf Generator – Refugees

6 Creedence Clearwater Revival - Heard It Through the Grapevine

7 Jeff Beck - 'Cause We've Ended as Lovers




iletişmemek için gereksiz adresler:

polikinikdilemma@hotmail.com
polikinikdilemmaster@gmail.com

Hiç yorum yok: