söykü
şehirdeki gecenin tüm gölgeleri
evdeki odalara sinmiş
karşısındaki insanın yüzünde beliren seslere
dayanabilecek gücü kendinde bulabilirken
kendi dehlizlerinde dolaşmak yeterliyken
yine de ihtimalleri gözönünde bulundurarak
başkalarının dehlizlerinde de seyahat etmek
sorumsuz gereklilikti
bazılarında gizli açıklıklar olabilirdi
bana kalırsa gecenin güneşi ay değildi
çünkü bu herkesin kolayca uydurabileceği
zavallı bir oyundu
üstelik katil her zaman kazanır
gerçekliği uluorta söylenemez
ve bu evrenin yıkımı formülüne çok terstir
hırs ilenç övünç ve ölüm
yirmiüçşubatbindokuzyüzdoksanyedi
ay kıyıları
hangi aynı
kuşkusuz dalgalar
hep mi aynı
kıyılara mı çarparlar
- birdaha asla
ondörtşubatbindokuzyüzdoksanyedi
ne rgİZ
sıkıntılı bir havada
tozlu yolu YÜRÜyerek
suyun tekinsiz saydamlığına
bIRAKılmış gÖZlEr
ve
derinde derin derin yaralar
altışubatbidokuzyüzdoksanyedi
görünmezler kenti var
kımıldamaz yeşil dağlarda
uykunun kanatlarıyla
GEleCEğim
geleceğim
güneşin DÜŞtüğü yerdeki KIZIllığa
usulca dokun grileşmiş bulutlara
ellerin yaşlanınca
birdaha toprağa ayAKbasmak istemezSİN
gözlerin İhtişamı GÖRmüştür AYNADA
dörtşubatbindokuzyüzdoksanyedi
söykü:
çirkin cinin hayal tarihinden portreler
ses toplayıcıları
biliriz ki gündüzleri çok ses olur
ve bu seslerin sahipleri
akşam üzerlerinden geceye doğru ortalıktan çekilmeye başlarlar
geceleri dışarıda pek kimse kalmaz
fakat sesleri kaybolmaz
onlar oraya buraya çarparak etrafta salınırlar
ses toplayıcıları işte bu sesleri bir bir toplarlar
yanlarında taşıdıkları denizkabuklarının içine koyarlar
gecenin ortalarına doğru etrafta artık ses kalmamıştır
bazen bir köpek havlar
bir araba klakson çalar ve gürültüyle geçerse
münasebetsiz bir karga bağırırsa
birisi ıslık çalarsa
ses toplayıcılarına iş düşer
ortalıkta çok ses olduğu bilinir
ses toplayıcılarının sayısınıysa kestirebilmek zordur
kimi sadece bir kişi olduğunu söylemekteyse de
yüzlerce olduklarını söyleyenler de vardır
sabahları kuşlar ötmeye başladığında
ses toplayıcılarının işleri bitmiştir
deniz kabuklarını aldıkları yerlere koyup
titizlikle seçtikleri sessiz bir yerde yatıp
uykuya dalarlar
Yirmiüçşubatbindokuzyüzdoksanyedi
geçenlerde bir denizkabuğunda çocukluk sesimi duyar gibi oldum
açıklamalar:
* şimdi tarih 12 haziran 2005
oysa ki bu görüngü ilk olarak 1997 yılında belirmişti
* fonda tom waits çalmakta (lullaby)
* az önce (star trek) yani bizim bir zamanlar (uzay yolu) diye bildiğimiz diziyi dvd marifetiyle seyretmiş bulunuyorum
daha doğrusu dört set
yani dört sezon diye
satılan bu koleksiyon malzemelerinin ilk üçünü
doğum günümde kendime aldım (13 nisan)
ve o zaman bu zamandır seyretmekteyim
1966–67-68 yıllarında çekilmiş olan bu seriler
2268 yıllarında falan geçiyor
kaptan kirk - mr. spock ve doktor mccoy
kaptanın seyir defteri:
uzay son sınır
bunlar uzay gemisi atılganın uzayda beş yıl boyunca yaptığı yolculukların serüvenleri
amacımız daha önce gidilmemiş yerlere gitmek
yeni uygarlıklar keşfetmek
seyrederken bazen
koca yelkenli gemilerle 16. veya 17. yüzyılda
denizlerde gezen kâşifler aklıma geliyor
pek fark yok
bu kaptan biraz daha hümanist ve akılcı o kadar
o kadar değil tabi aynı zamanda emperyalıst değil
yani çok ütopik (burada ünlem işareti kullanmam gerekir mi
diye düşündüm bir an)
her neyse yıl 2005 durum ortada ünleme ne kadar gerek varsa artık
* bu bir tekbaşınalık etkinliğidir
o yüzden polikinik dilemma ile kazaen irtibata geçmemek için gerekli olan adresler aşağıdaki gibidir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder