20 Nisan 2009 Pazartesi

POLİKİNİK DİLEMMA 7. görüngü

et ve kan ile gerilmiş bir ağdır
ortasında içorganlarım
gözlerim dişlerim

ışıklarıyla
parlamakta
parmaklarımdan
rüzgâr çanları

soluğu kesik başım

beni yakalamak için gerilmiş
bu ağda








gecenin kısrağı


sessiz gökyüzüne saplanmışçasına kayalıklar
üzerinde
karanlık kalenin kalın duvarlarında
kötü ruhun
masum haykırışları
ürkütücü büyüklükteki
bakır rengi kanatlı at heykeli
ki rüyalarda sanrılara
ve kâbuslara


ve pencerelerimizi ölü böcekler
ve heycanlarımızı
ağaçların mor gölgeleri süsler


kötü ruh bir kez daha haykırmakta
masumca
alev alev yanmakta
olan nehirden



onsekizhaziranbindkuzyüzdoksandört







bonn bon boon bonn drabatja moge re
drabatja-d mon boonoooo


kara büyü



şafaktan da ötede kara bir nehir
saf aşktan tam ötede kara bir yılan
gibi zehir
ve şehir

forr evırr end e dey
hıyanet ve gıybet
el el macik kemik

şevvâl end rebi’ül-evvell
bir perçemlik saç s zehir
iblisin alacakaranlıktaki ejderhaları

kaplasın ateş kaplanları
yek dü dubara sameh kaf
kef keyf gecenin karanlık kısrakları
birer mızrak gibi
ıbant obscuri sola sub nocte per umbram
boynuzlu tan tanrının buyruğunda
kediler ve geceler girsin hırçın ruhlara
sulara



birekimbindokuzyüzdoksandört











son şirk





güya bir akasya olsa
kalbim kalbinde solsa

şevkât olur dikenleri

güya şeytan kaderini kaybetmiş olsa
tanrı da unutuş olur



yirmibirtemmuzbindokuzyüzdoksanbeş







Düş, bir oyun yazarıdır
zırhtan rüzgâr üzerindeki tiyatrosunda
gölgelere güzel giysiler giydirir.

Luis de Gongora y Argole
(1561-1627) İspanyol şair



inkubus


ölüm karanlık çehresiyle
bakarak
siyah kadifelerde soluyordu
gökyüzünde güneş kıvranarak
ve bütün eski yaralarıma bir kargı
gibi saplandı


katı kaskatı bir yağmur yağıyor
bir cenin gibi hissediyorum
çırpınan debelenen
yağmurun gürültüsü sarmış her yanı
kargışlanmış yeşil kanatlı
bir melek gibi düşüyorum



onyedihaziranbindokuzyüzdoksandört










goliath




geçen zamanda dökülmekte
yaşlı bir çınarın
buruşmuş yaprakları denli
pullarım sönmekte
gözlerimdeki sarı ışık


öldürüp de yaşlı pis bir sürüngeni
oturmuştum volkanların üstündeki
bu yüce tahta
elimde acımasız baltamla
çok yıl önce

şimdi davut isminde
bir çocuk
göz koymuş
elinde ince parlak kılıcıyla

ama o toy
bilmez
ölüm her zaman daha gençtir



onsekizhaziranbindokuzyüzdoksandört






açıklamalar:


*bu görüngü ikinci çoğaltım olarak 21 mart 1998’de belirmiştir
*bu görüngüde o tarihlerde yer alan birçok metin elden geçirilip tekrar yazılmış olup bazı metinler çıkarılmıştır
*o tarihte açıklamalarda yer alan karakter kekelemekten başka birşey olmayabilir’i buraya tekrar yazmak gerektiğini düşündüm

polikinikdilemma@hotmail.com
polikinikdilemma@yahoo.co.uk

Hiç yorum yok: